Araştırmalar, depresyonun ağız mikrobiyomundaki bakteri çeşitliliği eksikliğiyle ilişkili olabileceğini ortaya koyuyor. Her gün ağzınızda milyarlarca bakteri bulunmaktadır. İnsan vücudundaki en büyük ikinci mikroorganizma topluluğu ağızda yer almaktadır.
Independent Türkçe’nin aktardığı bilgilere göre, New York Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada, ağızdaki bakteri çeşitliliğinin azalmasının depresyon belirtileriyle ilişkili olduğu tespit edildi. NYU Rory Meyers Hemşirelik Okulu’ndan Dr. Bei Wu, ağız mikrobiyomunun depresif semptomları etkileyebileceğini belirtti. Depresyonun ağız mikrobiyomunu etkileyerek inflamasyona veya bağışıklık sistemindeki değişikliklere neden olabileceğini söyledi.
Bu ilişkinin ayrıntılarını ve altında yatan mekanizmaları anlamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulmaktadır.
Bilim insanları, ABD’de yapılan Ulusal Sağlık ve Beslenme İnceleme Anketi verilerini inceleyerek depresyon belirtileri ile ağızdaki bakteri çeşitliliği arasındaki ilişkiyi ortaya koydular. Gen dizileme yöntemlerini kullanarak yapılan analizler, mikrobiyal çeşitliliği azalan bireylerde depresyon belirtilerinin daha fazla olduğunu gösterdi.
Ek olarak, sigara içme, alkol tüketimi ve diş bakımı gibi alışkanlıkların da ağız mikrobiyomu ile depresyon arasındaki ilişkiyi etkilediği belirlendi. Bazı psikotropik ilaçların tükürük miktarını azaltarak ağız mikrobiyomunu değiştirebileceği vurgulandı.
Araştırmacılar, ağızdaki mikropların depresyonu nasıl etkilediği konusunda daha fazla çalışmanın gerekliliğine işaret etti. Depresyon ile bağırsaktaki bakteri çeşitliliği arasında da olası bir ilişki bulunduğu ve ağız mikrobiyomu ile genel sağlık arasında bağlantı olduğu belirtildi.
Bu bulguların, depresyonun biyolojik temellerini anlamak ve yeni tedavi yöntemleri geliştirmek konusunda önemli bir adım olduğu düşünülmektedir. Wu, “Ağız mikrobiyomu ile depresyon arasındaki ilişkinin daha iyi anlaşılması, duygudurum bozuklukları için yeni tedavilerin geliştirilmesine katkı sağlayabilir.” dedi.
Araştırmacılar, önümüzdeki yıllarda depresyonun altında yatan mekanizmaları daha iyi anlamak için daha fazla çalışma yapmayı ummaktadırlar.
